Ah Erden Bey ah
Aslında Erden Timur’un hafta içinde yaptığı açıklamalarda eleştirilmesi gereken çok şey var.
Ben sadece bir-iki konuya değineceğim.Trabzonspor-Fenerbahçe maçı ön planda… Erden Bey’in seyircinin sahaya girmesine ve tribünlerden atılan yüzlerce maddeye tepkisi sadece “olmamalıydı”… Tüm eleştirisi bu kadar.
Gerisi Fenerbahçeli futbolcuların mutlaka ceza alması gerektiği konusu. Bütün şablon bu.
Yani 100 dakika sahaya atılan çelloların, suların, her türlü yabancı maddenin, bozuk paranın hiçbir önemi yok. Doğal karşılıyor. Tek sorun Fenerbahçeli futbolcular.
Erden Bey, Jayden’in hareketini ben de abartılı buluyorum tamam… Peki onu belirtiyorsunuz da, yerde sakat yatan Livakoviç’in suratına bir de yabancı madde atılması ve yaralanması hangi adalete ve insanlığa sığar? Bu konuda sizi rahatsız eden bir şey yok mu?
Batshuayi’nin döner tekmesini de araya sıkıştırmış. Erden Bey, o adamın Batshuayi’den sıyrıldıktan sonra gidip Livakoviç’in kafasına arkadan yumruk atmasını görmediniz mi? Sizi bu da mı rahatsız etmedi? Burada sorun Batsuhayi mi?
Sosyal medyada bağnaz troller ne yazıyorsa sanki onların sözlerini kullanıyor.
Bu mu hassasiyet?
Bu kadar ağır tacize uğrayan Fenerbahçeli futbolcuların ruh halinin, psikolojisinin de mi önemi yok Erden Bey? Orta sahada Fenerbahçeli futbolcuların yediği tekmenin, yumruğun haddi hesabı yok. Peki onlar ne olacak?
O zaman konuşmanızın başındaki birlik beraberlik çağrılarının hiç anlamı kalıyor mu?
Tek derdiniz, futbolcuların ceza alması mı?
“İnşallah derbiye şampiyon olarak çıkarız” sözünün açılımı nedir?
Ah Erden Bey ah…
Bunca gerginlik yaşanırken yaptığınız açıklamaların öznesi Fenerbahçeli futbolcuların ceza alması… Gerisi hiç umurunuzda değil. Gerçekten Galatasaray gibi bir zamanlar Faruk Süren ve Özhan Canaydın gibi asaletli başkanların olduğu bir kulüpte taraftara yaranmak için bunlar değer mi?
Bu havada giderseniz, Galatasaray Kulübü’nde başkan olma yüzdeniz sıfırdır. Çünkü orada sizi taraftar değil, genel kurul başkan yapar. Tüm bunlardan sonra zerre kadar bir inandırıcılığınız kalmıyor benim gözümde…
Montella ve Güneş
Milli Takım, Avusturya’da ağır bir yenilgi aldı… Buraya koskoca bir ama koymak istiyorum… Bundan önceki Avrupa Şampiyonası’nda yani Şenol Güneş zamanında oynadığımız hazırlık maçlarına bakalım.
Azerbeycan (FIFA sıralamasında 110. sırada), Gine (72. sırada) ve Moldova (sıralamada 177.)Ve bu takımlar sıralamada bizim altımızda.Tabii bu Şenol Hoca’nın tercihi.
Ve hatırlayın, o dönem havamız zirvedeydi. Şampiyonluk hesapları bile yapıyorduk.Ama büyük darbe yedik, büyük hayal kırıklığı yaşadık. Turnuvanın en kötü takımı olduk.
Şimdi ise rakiplerimiz ilk iki maçta Macaristan ve Avusturya oldu. Hem Avrupa’nın yükselen yıldızları hem de sıralamada bizden yüksekteler.
Son maçlar ise İtalya ve Polonya. Biri 9., diğeri 30. sırada.
Zayıf rakipleri yenip boş hayallerle gitmektense, ayaklarımız yere basarak gitmemiz daha iyi değil mi?
Ağır yenilginin benim için hiç önemi yok. Eksiklerimizin görülmesinin ve Montella’nın doğru kadroyu bulmasının daha çok önemi var.